Hayatımızın tadı ve rengi, cennet vatanımızın gelecekteki sahipleri ve hizmetkârları olan gençliğimize selamla;

Hz. Peygamberimiz (a.s.m.), gençlerin yeniliklere, değişime ve güzelliğe yatkın olduğunu bildiği için, "Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalbi daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhâlefet etti” buyurmuştur.

Yüce İslâm davasını öncelikle gençler omuzlamış, rahmet Peygamberi olan Yüce Efendimiz (a.s.m.), onları şefkatle bağrına basmış, gençliğin tehlikelerine karşı uyarmış ve bu imtihanı başarıyla sonuçlandırabilmeleri için tavsiyelerde bulunmuştur

Onlar bu nurlu yolda kimi zaman En Sevgili(a.s.m.)’ın dizleri dibinde İlahi Vahyi tedris ettiler,kimi zaman imanları için dövüldüler, her türlü sıkıntıya maruz kaldılar. Hz.Mus’ab (r.anh) gibiler de yaşadıkları dünya zenginliklerinden aileleri tarafından mahrum bırakıldılar. Ama onlar kalbi doyuran, huzur ve heyecan veren iman nurunu bulmuştu bir kere yolundan dönmediler.

Günümüze kadar akan tarih sürecinde, genç dimağlar hep milletimizin heyecanı, gücü, ümidi ve geleceği olmuştur. Fatihler olup çağ kapatıp çağlar açtılar, Serdarlar olup Genç Osman gibi kaleler fethettiler kimi zaman da hayâ timsali misaller olarak kendini gösterdiler.

Milletimizin paha biçilmez hazinesi olan bu gençlerimizi; hayâ ve iman ile donatmalı dürüst, çalışkan büyüklerine saygıyı küçüklerine merhameti gösteren insanlar olması yolunda amir,memur,öğretmen,imam, ana-baba,genç-ihtiyar demeden herkese büyük görevler düşmektedir.

Toplum olarak görev ve sorumluluğumuzun bilinci içerisinde gençliğimizi güzel hasletlerle yetiştirmeliyiz. Çünkü enerjisi doğru yönde kanalize olmamış bir gençlik millet için baş belası olabilmektedir. Ve biz bu gençlere sahip çıkıp geleceğe (gelecek derken hem dünya hem de ahiret dengesini kurarak) hazırlayamaz isek üretken, bilgili ve ahlaklı nesillerden yoksun hale geliriz.

Tertemiz gençlerimizin etrafını birçok tehlikeler sarmış durumda. En önemli tehlike nefsani hazların tuzağına düşmesidir. İman ve hayâ dengesi içerisinde olmayan genç her türlü tehlikeye açıktır.

Kötü insan yoktur. Sadece Allah ile kendisi ve İnsanlar ile kendisi arasındaki bağı anlayamamış insan vardır. Bizim görevimiz önce kendi nefsimizi ıslah etmek sonra böyle yardım bekleyen genç kardeşlerimize yardım etmek olmalıdır. Memleketimizin huzur içinde olması ve gelişmesi için bu muazzam enerji kaynağımız gençlerimize terbiye ve eğitim konusunda önder olmalıyız. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. En güzel terbiye de sağlam bir ahlaktan geçer vecizesine ithafen ilk Peygamberlerden beri söylenen ve hatırda kalan Efendimiz(a.s.m.) da dile getirdiği: ‘Utanmadıktan sonra dilediğini yap!'(Buhârî,Edeb,78) sözüdür.

Evet genç kardeşlerim; hayat gerçekten tatlıdır.Bu hayatı Yüce Yaratıcıya asi olmadan En Güzel(a.s.m.) Ahlak sahibinin ahlakını örnek alarak daha mesut bir hale getirebilirsiniz.

Allahım!

Gençlerimizi ve ruhu genç kalan herkesi huzurlu ve mutlu eyle. Mübarek gün ve geceleri Milletimize ve İslam alemine hayırlı eyle.