"Yuvayı dişi kuş yapar” atasözümüzü bilmeyenimiz yok sanırım. Geçmişten günümüze kadını ele alırsak, ortaçağ Hıristiyan dünyasında kadının insan olup olmadığının tartışıldığı, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen arap bedevileri, kadını malzeme olarak kullanana günümüzün materyalist ve kapitalist düşüncelerine rağmen, İslam’ın kadına verdiği değeri, haçlı savaşlarında ve Endülüs de, bizim kültürle tanışan ortaçağ batı dünyası, bizim kadın hakları için yapmamız gerekenleri, onlar yaparken, onların yapması gerekenleri de bize yaptırarak gözden düşmemize sebep olmuşlardır.

Kadına verilen değer Osmanlı ile zirveye çıkarken, günümüzde de kadının kendisi, kendi haklarını mücadele ederek bir çoğunu almıştır. Günümüz teknolojisinin tekrar dan kadını meta olarak kullanması, mücadeleye tekrardan hız vermiştir.

Günümüz kadını, teknolojinin ilerlediği bu yıllarda bir çok kez adını, teknolojiyi kullanarak da duyurmayı başarabilmiştir. Yaptığı iş aldığı rol her ne olursa olsun kadın başarısını her zaman kanıtlamıştır. Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir yönetici, kimi zaman bir siyasetçi... Aldığı rol her ne ise kadın o rolle bütünleşmiştir.

Bir bayan olarak, Osmaniye’ya bağlı, Düziçi ilçesinin Ellek kasabasın da hane ziyaretlerine gittim. Araştırmalarımın ve yaptığım ziyaretlerin sonucun da bayanlarımızın bir çoğunun ilkokul mezunu ve hiç okuma bilmeyenler olduğunu öğrendim.

Bunun üzerine, okuma yazma kursu, açık ortaokul, lise okullarına kayıt yaptırmaları için onları bilinçlendirerek, onların da okumaya istekli bir şekilde olduklarına, bizzat şahit oldum.

Bir çoğunun da bu şekilde eğitimlerini tamamlamalarına ön ayak oldum.

Özellikle orta yaşlı insanlar ile yapmış olduğum görüşmelerde, okuma yazma kurslarının daha fazla açılmasına ve önem verilmesini istediklerini belirttiler. Yetkililerden bu konuya önem vermelerini temenni ediyorum. Şayet biz göreve gelirsek, birinci derecede eğitime daha fazla önem verceğiz.

Bilgi toplumu daima kazanmıştır.