Bulundugunuz sayfa: Ana Sayfa › Haberler

Kıyamet Fırat ile Nil nehri arasında yaşanan olaylardan kopacak!

23 August 2016 20:29 Kategori Öne Çıkanlar

Tarihçi: Cezmi Yurtsever
-Yeni bir dünya savaşı veya medeniyetin yok oluşu…
-Bir başka anlatımla latımla insanoğlunun kıyameti yaşaması…
- Düşündürücü olduğu kadar da yorumlara açıktır.
-Kutsal kitaplarnda Kıyametin Nil ile Fırat arasında çıkan çatışmalardansonra çıkacağı hakında bilgiler var.
-Ortadoğu’da su savaşları, veya Petçrol’e olan müdahaleler savaşın çıkmasına yol açabilir.

 




 
İslam Peygamberi Hz. Muhammed’den rivayet olunur ki : "Fırat Nehri, altından bir altın dağı ortaya çıkarmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar, o altın üzerine(çatışıp) öldürülecek ve on insandan dokuzu öldürülecektir.'Bu açıklamaların kaynağı Hz Muhammed’den hadis rivayet eden Ebu Hureyre’dir.

İslamiyetin Arabistan yarımadası Hicaz bölgesinde ortaya çıkması ve kısa sürede Çin sınırından İspanya’ya kadar yayılmasından sonra kurulan Abbasi devleti zamanında dünyanın en parlak şehri Bağdad idi. Sulama kanalları, üniversite eğitimi veren medreseleri, doğu ve batı ticaretinin buluştuğu çarşı ve pazarları ile dünyanın gözdesi idi.

Batı Hristiyan dünyasının fanatik din adamları ve muhteris asker şövalyeleri tanrının kutsal beldesi Kudüs’ten Müslümanları atmak için düzenledikleri Haçlı seferleri gündeme geldi. 1096-1270 yılları arasında süren Haçlı seferleri silah zoruyla da olsa İslam inancını ve onun dayanağı devletleri ortadan kaldırmaktı. Ama bu düşünceyi hayata geçirenler başarılı olamadılar.

Osmanlı’nın batı yönünde ilerlemesi Avrupa içlerine kadar ulaşması, İslamın zaferi olarak da görüldü. Benzer şekilde Osmanlı’nın çökertilmesi yok edilmesi için de batı dünyası yüzyıllara yaydığı istila ve işgal planlarını uygulamaya koydu.

1820 yılından sonra Osmanlı ülkesinde siyasi temsilcilikler kurmaya başlayan ABD’nin ilk ulaştığı yerÇukurova’daki Mersin ve Tarsus idi. 1863 yılında İstanbul’da Rumelihisarı tepeleri üzerinde Robert Koleji misyoner okulunun açılmasını sağlayanC.R. Robert Newyork’lu zengin bir iş adamı idi ve Avrupa’nın en zengin para kaynağını elinde bulunduran Yahudi asıllı ama Hristiyan görünen Rotschild ailesine mensuptu.Robert Koleji binasının yapımının seçildiği yer bir tesadüf eseri değildi. Fatih sultan Mehmet’in 1452 yılında yapımını tamamladığı İstanbul fethi hazırlığı için kullanılan bir askeri kontrol merkezi idi ve hisarın yapılış şekli de "Muhammed” yazıyordu.

Robert Kolejin yapılması Osmanlı ülkesindeki diğer Amerikan misyoner okulları için örnek oldu. İzleyen yıllarda Merzifon, Tarsus, Harput’ta merkezi istasyonlar kuruldu. Osmanlı’nın çöküşün eşiğine geldiği 1915 yılında Anadolu genelinde Amerikan misyoner okullarının sayısı 400’ü aşmıştı. Bu okullarda öncelikle hristiyan azınlıkların çocuklarına eğitim imkanı veriliyordu. Ama temelde ABD kültürü ve inanç değerleri olan Protestanlık düşüncesi yaygınlaştırılıyordu.ABD’nin Anadolu’da genelinde açtığı misyoner okulları yeni bir haçlı seferinin eğitime,belleklere, inançlara yansıtılmasıydı.

Çanakkale boğazında Osmanlı ile ittifak halindeki İngiliz-Fransız orduları arasında savaş devam ederken… İngiliz ordusunun askeri kaynağı olarak sömürge topraklardan Avustralya ve Yeni Zelanda’dan savaşmak üzere yolda çıkan gençler Mısar’daki askeri kamplara geliyor, burada kısa süreli askeri ve moral eğitimi yapıyorlardı. Mısır’da en büyük hristiyan kilisesinin bulunduğu Zeytun’darahip Oswald Chambers not defterine yazdığı satırları karşısında bulunanlara açıklarken yeni dünya düzeninin nasıl şekilleneceği hakkında bilgiler de veriyordu. Tevrat ilme yeni ahit olarak da bilinen İncil kitabındaki konuların birleştirilmesinden meydana getirilmiş insanlığın kurtuluşunu "müjde” olarak açıklayan ama temelde: "Yakında tanrının Yahudi milletine adanmış olarak verdiği kutsal topraklarda Armageddon savaşı olacak, şeytanın ordusu yenilecek, İsa yeryüzüne inecek ve kurtuluş o zaman gerçekleşecek” diyordu. Chembers 1917 yılında öldü. Ama onun fikirleri Hristiyanlığın yeni düşünce ekolü olarak "Evangelist” hareketin gelişmesini sağladı.İngiliz General Allenbi, 1917 yılı Aralık ayında Kudüs’e girerken Armegeddon savaşını kazanan kumandan olarak görüldü. Arap isyancıların ve SiyonistlerinOsmanlı/ Türk askerlerine hançer (cenbiye) sapladıkları-sadece Filistin topraklarında 90.000 Türk askeri kaybı vardı- olayların arkasında silah ve para desteğini İngiltere Parlamentosunda "Lord” olarak görevli bulunan Walter Rotschild sağlıyordu.

Anadolu’da gelişen Kuvayı milliye hareketinin zaferle sonuçlanması üzerine Türkiye Devleti’nun kuruluşu ve dünyada tanınması Lozan’da gündeme geldi. Osmanlı’dan arta kalan szorunları çözümleyerek Türkiye Devleti’nin statüsünü belirleyen görüşmelere ABD temsilcisi katıldığı imza aşamasında salonda yoktu ve imza atmadı. Çünkü Osmanlı’nın enkazı sayılan terk edilen topraklarda özellikle Irak’a bağlı Musul yöresindeki zengin petrol kaynaklarında ABD’li küresel şirketlerin sahibi olan John. D. Rockefeller kendi payını istiyordu. Sonuçta perde arkasında sürdürülen görüşmeler sonrasında Türkiye tarihinin en ağır yenilgisini aldı 1926 yılında. Türk-Irak sınırı arızalı dağlar üzerinden geçiyor, Kerkük ve Musul’daki zengin petrol kaynakları Ermeni Gülbenkyan Efendi’nin simsarlığını yaptığı Batılı küresel petrol şirketlerinin diğer ismi olan TPC ‘ye (Turkish Petroleum Company) bırakılıyordu.

Aradan geçen yıllar sonra Mart 2003 tarihinde ABD’nin Saddam yönetimindeki Irak’a askeri müdahalesi gerçekleşti.Irak’ı işgal edenlerin bahanesi açıktı:Nükleer silah bulunduran zalim Saddam rejimine son vererek Irak’a barış ve demokrasiyi getirmek. Müdühale sonrası Irak kısa sürede savaş canavarının elinde kısa sürede işgalcilerin eline geçti. Irak, kısa sürede üç parçaya bölündü. Kuzey’de ABD’ye tam destek veren Barzani- Talabanin kontrolündekifederal Kürt bölgesi ön plana çıktı. Türkiye, yıllardan beri sürdürdüğü NATO’nun sadık bir üyesi ve Avrupa Birliğine girmeye istekli adayülke olma çalışmalarında ne kadar yanıldığının sonuçlarını gördü.
Irak’ı işgal eden ABD’nin sorumlusu George Bush, "Tanrının kendisine verdiği kutsal görev gereği haçlı seferi düzenlediği” itiraflarında bulundu. Bush’un bahanesi de açıktı: "İnandığı Evangelist düşünce gereği Batı dillerinde Yagog –Magog (İslami karşılığı Yecüc –Mecüc)olarak görülen şeytana karşı tanrının görevlendirdiği kutsal bir kurtarıcı” görevini yerine getiriyordu. Bush, 40 yaşına kadar alkolik, kendi halinde bir insan iken Evangelist düşüncenin tesirinde hızla yükselerek ABD Başkanlığına kadar seçilmişti. Çünkü ABD’de Evangelist inancın önde gelen din adamı Billy Graham (1918 doğumludur) Bush’a tam destek veriyordu. Graham, Kutsal topraklarda kurulan İsrail devletinin korunması ve Armageddon savaşı yapılarak kötülüğün (Yecüc Mecüc belası) ortadan kaldırılması, kıyametin kopması esnasında yeryüzüne inecek olan İsa’nın yanında bulunma düşüncesini savunuyordu.

2003 mart ayından sonra geçen süre içinde Irak’a barış ve demokrasi gelmedi. Bu satırların yazıldığı 2007 aralık ayına gelinceye kadar Irak’ta hayatını kaybeden sivillerin sayısı 1 milyonu aşmıştı. Ve ABD, Irak işgalinin devamı için her yıl bütçesinden 300 milyar dolar ayırıyordu. Bush, aslında kendi kendine karar verecek özellikte dede değildi. Sahnede "ABD Başkanı” kimliğiyle yer alan bir figürandı. Perde arkasında bütün sistemi yönetim bir kişi vardı: David Rockefeller… 20’yi aşkın küresel şirketleri koordine eden, ABD’nin dünya hakimiyeti politikasını şekillendiren CFR, yine dünyanın kaderinde söz sahibi olan Birleşmiş Milletler, İMF, Dünya Bankası gibi kuruluşları da perde arkasından yönlendiren kimliğinde"Dünya Devlet adamı” (world statesman) yazan birisi idi. Büyük Ortadoğu Projesi, Yeni Dünya üzeni, Barış ve Demokrasinin yaygınlaştırılmasıgibi söylemler sihirbaz görünümündeki şeytanın kulaklara fısıldadığı hoş ve aldatıcı sözlerdi. Biliniyordu ki, ABD’nin elinde kendi petrol rezervleri ancak 4 veya 5 yıl kendi ihtiyacını karşılayabilirdi. Dünyadaki petrol kaynağı ise 35-40 yıl sonra bitecekti. Dünyadaki petrolün kaynaklarının %-10’unu elinde bulunduran Irak’ın kontrol edilmesi için askeri müdahale gerçekleşmişti.Arkasından da İran’a müdahale edilmesi planlanıyordu.

Yıllardan beri Türkiye’yi sarsan PKK terör olaylarınınarkasında doğrudan küresel güçler vardı. Türkiye 1984’den itibaren her yıl yaklaşık 10 milyar dolar parayı terörü önlemek için harcıyor, ama bir türlü başarılı olamıyor.Türkiye’nin parçalanması, Fırat nehrinden doğuda kalan topraklarda kuzey sınırları Trabzonu da içine alan Vangölü havzasında "Ermenistan”, Diyarbakır eksenli kuzey Irak’la da birleşik Kürdistan’ın kurulması gündeme getirilmiş ve senaryo böyle çizilmişti. Yalanlar üzerine yazılan dünya tarihinin sahne oyuncuları ve figüranlar belli idi. Ki onlar maskelerini çıkarsalar da, çıkarmasalar da çirkin yüzleri görülüyordu her yerde.
Yaşanan olaylar "Kıyametin” de yakın olduğunu gösteriyordu.Kıyamet, Fırat nehrinin geçtiği topraklarda kopacaktı. Fırat’ın suyu azalacak, altından bir "Altındağ” çıkacak. Ve şeytani güçler o"altın dağ’a” sahip olmak için dünyanın bütün değerlerini yok edeceklerdi. Bu düşünceleri İslam peygamberi açıklamıştı 15.yy önce.. Galiba günümüzde de gerçekleşiyordu.

Bu uğurda ne kadar masum insanın kanı dökülecek, dünya ne hale gelecek onu da zaman gösterecek… Ama görünen o ki kıyamet hiçte uzak değil

Kaynak: Çukurova Strateji

Son Guncelleme: 23 Agustos 2016 20:29
  • Ziyaret: 49541
  • (Suanki Oy 0.0/5 Yildiz) Toplam Oy: 0
  • 0 0
  • Share on Twitter Share on facebook

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Af Medya’ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece “http://www.ellekhaber.com” tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.