Medya organları günümüzde toplumları etkileyen - yönlendiren en önemli araçlar haline gelmiştir. Özellikle Televizyon yönlendirme ve etkileme bakımından çok önemli bir araçtır.

Batı ülkeleri son 30-40 yıllık süreçte kendi yaşam tarzlarını ve kültürlerini dayatmak için televizyonu çok iyi kullanmışlardır. Filmler ve diziler sayesinde Batının kültürünü, yaşam tarzlarını, evlerinin içlerindeki dekorasyonunu, insan ilişkilerini vs. öğreniyoruz. Tüm bunlar yaşanırken öz benliğimizi unutuyor, Müslüman Türk kimliğimizi kaybediyoruz.

Fark etmiyoruz ama; televizyon yüzümüze ahlaksızlık kusuyor. Önemsemiyoruz, gözlerimiz bir şeylere alıştırılıyor. Kulaklarımız duyduklarını artık yadırgamıyor. Garip gelmiyor artık hiçbir şey! her türlü ahlaksızlık.

Kınamıyoruz! "Herkes yapıyor ya zaten diyoruz…”. Televizyonlardan oturma odamıza kadar sokulan masum aşk masalları, internetten üstümüze saldıran ahlaksızlık propagandaları, resimler, videolar ve özendirici haberleri artık normal karşılar olduk.

"Dizilere ve filmle baktığımızda; ilkokul öğrencileri bile kendilerine sevgili yapıyor, lise öğrencileri sevgililik safhasını daha da ileri götürmüş ahlaksız ilişkiler sarmalında geziyorlar. Kızlar evlilik dışı hamile kalıyorlar, evlenmeden önce her türlü ahlaksızlığı yaşıyorlar. Anne babalar tüm bunlara çok düşük bir reaksiyon gösteriyorlar hatta bazen bunları normal karşılıyorlar.” Bizler ise tüm bunları çocuklarla gençlerle beraber izliyoruz.

Anne babalara verilmek istenen mesaj: "Sizin de çocuklarınız âşık olursa, küçük yaşta sevgili yaparsa onlara kızmayın, artık dünya değişti, çağdaşlaştık.”

Ben diyorum ki; böyle değişme ve çağdaşlaşma olmaz olsun.

Çok dikkati olmalıyız, kendimizi televizyonun esiri yapmamalıyız. Çocuk ve gençlerimizi korumalıyız. Karşıdaki dünyanın yalan ve hayal ürünü olduğunu onlara anlatmalıyız. Uygun olmayan filmleri, dizileri, programları izlememeliyiz izlettirmemeliyiz.

Selam ve saygılarla . . .